Eski Türklerde ok ve yaya çeşitli anlamlar yüklenmiş, ok ve yay hükümdarın hâkimiyet simgesi olmuştur. Bu sebeple de Türkler, ok ve yaylarını asla yanlarından ayırmamışlardır. Bir hükümdar bir başka hükümdara haber gönderecek olursa, gidecek haber kâğıdı okun üzerine sarılarak gönderilirdi. Okun üzerinde kime ait olduğunu gösteren damgalar da bulunurdu.
Türk destanlarından birisi olan Oğuz Kağan destanında Türklerin atası olan Oğuz Kağan’ın altından bir yayı ve altından okları olduğundan bahseder. Oğuz Kağan üç oğluna yay vererek “Yay, atan insanın elinde durur o yüzden siz merkezde yani Orta Asya’da duracaksınız devleti devam ettireceksiniz.” der. Öteki üç oğluna da ok verir ve “Ok gibi olacaksınız, menzil alacaksınız, dünyaya dağılacaksınız.” der. Bu sebeple kendisine yay verilen Boz Oklar doğuyu, merkezi; ok verilen Üç Oklar ise batıyı, akıncıları temsil etmektedir.
Oğuz boylarında ok ile devlet düzeni arasında da bir hiyerarşik yapı kurgulanmıştır. Yay, merkezi temsil eder. O sebeple daha önemlidir. Atan konumundadır. Ok ise uç beyliklerin ve akıncıları temsil eder. Atılan konumundadır. Askerî düzende de yaya sahip olan Boz Oklar sağda, oka sahip olan Üç Oklar ise solda saflarının alırlardı ve sağ soldan daha önemliydi. Ok ve yayla beraber Türklerin hâkimiyet anlayışı da şekillenmiştir denebilir. Hakan kendisine bağlı beylere ok göndererek onlara hâkimiyetini hatırlatması buna örnek verilebilir.
Oka yüklenen anlamlar içerisinde dostluk ve emin olma anlamı da vardır. Türklerde okun bu yönü ile hediye olarak kullanıldığı bilinir. Ok gönderilen kişinin gönderenden emin olması anlamı vardır ve dostluğun bir simgesidir. Ok ve yayın dostluk simgesi olarak kullanılması Çin ve Bizans kaynaklarına da yansımıştır.
Ok ile yay, Selçuklu ve Osmanlı tuğralarında da karşımıza çıkmaktadır. Tuğranın hükümdarın özel nişanesi olması sebebi ile içerisinde ok ve yayı barındırması önem arz eder. Buradan hareketle tarihî çok eski dönemlere kadar giden ok ve yayın etrafında şekillenen sembolik değerlerin devam ettirildiği de görülmüş olur.
Türkler ok ve yay yapımcılığında ustadırlar. Türk yayları çekildiği zaman lale şeklinde görünür. Okun çekildiği elin başparmağına “zihkir” denen bir okçu yüzüğü de takılır. Bu Türk okçuluğunu diğerlerinden ayıran temel bir özelliktir. Türklerin ok ve yayları da kendine özgü bir forma sahiptir. Geleneksel bir yapısı olan Türk okçuluğunun binlerce yıldan günümüze kadar gelmiş kültürel bir değer olduğu unutulmamalıdır. Hem yapım teknikleri hem de atış teknikleri bakımından Türk ok ve yayları emsallerine göre çok farklı ve dayanıklıdır.